islamofobi ve batı'ya şirin gözükme

ne zamandır yazmayı düşünüyordum, en son islamofobi üzerine neredeyse bir gün boyunca avrupa'nın çeşitli yerlerindeki müslümanlardan sunumlar dinleyince iyice ayyuka çıktı kafamdaki mesele.

mesele islamofobi söylemi üzerinden "biz avruplalılara islam'ı yanlış tanıtıyoruz." saplantısı. kardeşlerimin niyetlerini çok samimi buluyorum ama bilmek gerek ki biz maalesef kamil müslümanlara dönüşüp islam'ı çok güzel anlatsak da kalpleri mühürlenmiş olanlar hak yoldan nasibini alamayacaklar.

bir de aklımda uzun zamandır bir düşünce var. tabiki yanlışlanabilir: eğer bir grup içerisinde sağlam bir birlik/bütünlük istiyorsanız, düşmanınızı kesin çizgilerle belirlemeniz gerek. terör olaylarından sonra türk ulusu arasında kemalisti/muhafazakarı/milliyetçisi bir olmuştu. milli mücadele dönemi hakeza -yani en azından öyle biliyoruz. 74 harekatı aynı şekilde. ırak-iran savaşının iran'ın ancak devrimini güçlendirmesine yaraması gibi. örnekler çoğaltılabilir. asr-ı saadet'teki müslümanların kafirlere karşı birliğini de aynı şekilde düşünüyorum. varacağım sonuç anlaşılmış olsa gerek: müslümanlar kendilerine düşman olarak küfür ehlinin dünyasını almayacaksa kimi alacak? konferansta belçika'da yaşayan müslüman ablalardan birisi şöyle diyordu: "biz devletlerimize de sahip çıkmalıyız. maalesef avrupa'daki bazı müslüman gruplar kendilerine izole bir ortam oluşturuyorlar ve entegrasyondan kaçınıyorlar." hah, işte tam olarak da müslümanların yapması gereken şeyi yapıyorlar aslında o yakınılan insanlar. çünkü müslümanlar bir olmazlarsa, sisteme direnmezlerse, "entegrasyon" denilen bu bataklığa saplanırlarsa eğer; değerlerden kopar, cemaatten ve en nihayetinde de islam'dan uzaklaşırlar. belki de akideden kopuşun ilk basamağıdır şu "radikal islamcı gruplar mı? ıyy" tavırları liberal müslümanların. neyse, dağıtmayayım.

hak ile batıl arasındaki çizgileri "islam'ı doğru anlatalım" diye çizmekten kaçındıkça, "rengimizi belli etmeyelim" dedikçe rengimiz silikleşiyor. peygamberimizin hayatta her yönüyle yahudilerden/mecusilerden farklı olmak için tırnaklarını farklı kestiğini, secde ederken kollarını yere koymadığını hatırlamıyor muyuz? -işte bu birliğin bilincine götürüyor.

islamofobi argümanında bir de "kafirler bizden neden korkuyor ki? halbuki biz kimseye zararı olmayan insanlarız." söylemi var. Allah demiyor mu ki Kuran'da "ben onların kalplerine korku salacağım" diye? (8/12)

"Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar." (Bakara-120)
bir de hadis eklemek istiyorum. konuyla bağdaştırması size kalmış artık:

Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) Umretu'l-kazâ sırasında Mekke'ye girdiği zaman şâiri Abdullah İbnu Ravâha, önünde yürüyor ve şu Şiiri okuyordu:

"Ey kâfir çocukları (Resülullah'a) yol açın!
Bugün ona gelen vahiy adına, size,
Öyle bir vururuz ki, tepenizi yerinden uçurur,
Ve dostu dostuna unutturur."

Bunu gören Hz. Ömer: "Ey İbnu Ravâha! Sen Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın önünde ve Allah'ın Harem bölgesinde şiir mi okuyorsun?" dedi. Ancak Resülullah: "Ey Ömer bırak onu. Onun şiirleri, Mekkeli kâfirlere okdan daha çabuk tesir eder!" diyerek müdahale etti."

kaynağı da şu olsa gerek: Buhârî, Edeb 90, 95, 111, 116; Müslim, Fezâil 70, (2323).

son olarak: her birimiz ayrı bir fıtratla yaratılmışız. kimimizde celal var, kimimizde sakinlik arayışı. belki de bu huzurlu yapıda olanlarımızın yönlendiği bir şeydir daha yumuşak tavırlar.

ben sanırım ikisinin ortasındayım.

bu yazıyı detaylıca, bol referans ve örneklerle yazmayı planlıyordum ama nasip değilmiş. neyse, buna da şükür, en azından "kitap halinde yazarım bunu" deyip de hiçbir yerde kendini bulamamışlar gibi olmuyor.

selametle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurumlar (Institutions) Yazı Dizisi 1

generals.io: yeni nesil age of empires

It’s gotta be true, because data says so